Almanya Berlin

31 Ağustos Çarşamba 2011 BERLİN

Sabah saat 09:00 burası çok büyük bir istasyon içinde alışveriş merkezi var biraz gezmek istiyorum aslında ama yorgunuz çantalar yanımızda zor olucak önce kahvaltı yapalım sonra yollara düşelim diyoruz. Nerede kahvaltı yapalım diye bakınıyoruz karşımıza “fatih bilmem ne adlı” bir yer çıkıyor Türk diye tercih ediyoruz ve gittiğimizde işleten kişi türk çıkıyor orada börek yiyip demlenmiş çay içiyoruz 6€ veriyoruz adamada yolla ilgili sorular soruyoruz otelimizin zaten yakın olduğunuda ondan öğreniyoruz adam metroya binmek için 3. Kata çıkmamız gerektiğini söylüyor şaşırıyoruz metro ve 3. Kat zaten avrupa da tren istasyonları 3-4 kat nasıl yapmışlar bunları şaşılacak iş doğrusu gidiyoruz…
Ama metronun içinden çıkamıyoruz açıkçası iskender’le de takıştıktan sonra trene binmemizin daha doğru olacağı kanatine varıyoruz ve “S” trene binmek için aşağıya iniyoruz bu arada iskender i aldı bir telaş tabi bilet ne bileti alayım falan filan diye neyse makineden tek seferlik kısa mesafe bileti alıyoruz 2 kişi 2,80€ verdik ben almayalım dedim ama iskender e anlatmak ne mümkün trenimize bindik elimizdeki haritadan kontrol ediyoruz gideceğimiz yeri ve bulduk ineceğimiz istasyonu bu arada hiç kimsede kontrol etmedi biletlerimizi geldiğimiz istasyon Kufürstendamm otelimiz buralarda iniyoruz ve karşıya geçiyoruz 10 adım attıktan sonra otelimizi görüyoruz Hotel Berlingo bu otel için gecelik 2 kişi 35€ verdik kahvaltı dahil değil bu bugüne kadar kaldığımız en ucuz otel oluyor, gerçekten çok merkezi bir yerde inşallah içide iyidir diyoruz pekte bilmeden en merkezi yerlerden birinde seçtiğimiz için mutluyuz kapıya gidince 3. Katta olduğunu anlıyoruz içeri giriyoruz kızla ingilizce olarak hallediyoruz işlerimizi, işlemlerimiz yapılıyor ve kız anahtarı veriyor. Şaşırıyoruz çünkü check-in saat 14:00 da erken vermez diye düşünmüştük neyse sevinerek odamıza gidiyoruz ve gayet hoşuma gidiyor oda banyosu kocaman her yer temiz sabun şampuan hepsi var masa 2 sandalye bu önemli genelde otel odalarında 1 sandalye var o yüzden yemek yerken sıkıntı çekiyorduk neyse ben hemen duşa giriyorum tabi ki iskender de çay yapmaya girişiyor o sırada internete girelim diyoruz iskender şifreyi almadım diyor gidiyor resepsiyona, geldiğinde şifre yokmuş diyor ve girmeye çalışıyor ama olmuyor buradaki sorun odamızda internet çekmemesi oluyor, iskender 2 adım ötede çekiyor diyor biraz dipte bir odadayız diye çekmiyor sanırım ama zaten interrail in son durağı Berlin başka bir yere gitmeyeceğimiz için o kadar da önemli değil diyoruz…
Yıkanıp paklandıktan sonra oturup birşeyler yiyoruz ve çıkmak için hazırız artık, apartmandan çıktığımız gibi şehir turu yapılan otobüsleri görüyoruz ve bugün şehir turumuzu yapalım yarın geri kalan yerleri gezeriz diyoruz ve karşıya geçip kadınla anlaşıyoruz bile kişi başı 10€ veriyoruz saat 12:00 da kalkacak 15 dakikamız var onların verdiği haritadan güzergaha bakıyoruz gidilmesi gereken pek çok yere gidiyor birazda yorgunuz çok yürümemiş olacağız bugün için iyi olucak diyoruz ve tur başlıyor İskender binmeden önce su alıyor her zaman ki gibi 1€ ödüyor. Gezmeye başlıyoruz Berlin soğuk üzerimde ince mont var yetmiyor gibi otobüsün üst katındayız üstü açık rüzgar esiyor ama güzel otobüste gezmesi doğrusu ilk defa otobüsle şehir turu yapıyoruz mutluyum haritada ki önemli noktalara vardığımızda İskender inelim diyor fotoğraf çekimi için her yarım saatte bir otobüs turu olduğu için bizim indiğimiz noktaya yarım saat sonra diğer otobüs geliyor ona biniyoruz böyle böyle aslında tüm günü geçirmek mümkün yani her noktada inip gezip gelen otobüse binip diğer noktada inmek ogün aldığınız bilet ile bütün gün binebilirsiniz bu otobüslere ayrıca ingilizce anlatımda mevcut araçlarda daha sonra fark ettik ki daha uzak alanlara giden şehir turlarıda varmış ama onlar ne kadardır bilmiyoruz.
Artık akşam oldu ve otobüsün üst katında oturulmayacak kadar soğuk oldu üşüyorum iniyoruz ve birşey yemek istiyoruz hem alış-veriş merkezi olsun hem de yemek yemiş olalım diyoruz ve geziyoruz… Aslında bizim otelin hemen yakınında Europa Center var alış-veriş merkezi ama içeride birşey yok çok küçük bir yer orayı geçiyoruz yürüyoruz yürüyoruz ve yürüyoruz bulamıyoruz artık bittim yorgunluktan ayaklarım öldü yürüdüğümüz yolları geri yürüyüp dönüyoruz gene aynı noktaya ve KFC ye girip buradan yiyelim diyoruz ama nasıl sıra var bekliyoruz mecbur o kadar acıktım ki nasıl yediğimi bilmiyorum hava soğuk üşüyorum yemeğimizi yiyoruz ve ben otele gitmek istiyorum saat erken 19:00 oldu İskender “alış-veriş merkezi bakalım” diyor; ama halim yok “gidelim” diyorum, otele vardığımızda daha da yorgun hissediyorum kendimi duş alıyorum ve uzanıyorum iskender bakıyor bana ve ateşin var diyor pek hatırlamıyorum gerisini aslında ilaç içirmiş sonra da uyumuşum zaten gece yarısı 3 gibi uyandım titriyordum başım ağrıyordu İskender gene ilaç içirdi gene uykuya dalmışım...



<><>
<> 
<><>
<><><>










01 Eylül Perşembe 2011 BERLİN

Sabah otel odasında uyandık saat 11:00 da check-out yapmamız lazım otelde kahvaltı yok İskender dışarı çıkıp kahvaltı için birşeyler almaya gidiyor. Geldiğinde ben çay yapmış duşumu almıştım gecenin verdiği rahatsızlık biraz daha devam ediyor, kendimi çok iyi hisssetmiyorum.
Kahvaltıdan sonra çantaları hazırlamaya başlıyoruz, bugün tüm Berlin işini halletmemiz lazım ayrıca alış-veriş işimiz var bütün alacaklarımızı Berlin e bıraktığımız için alış-veriş merkezi bulup buradan almamız lazım buda baya bir saat yapar.
Toparlandık ve Berlin de outlet center merkezlerini aradık internetten hiçbirşey bulamadık sonra gideceğimiz yerleri haritada işaretledik, bavulları otele bıraktık ve sırt çantamızla çıktık ilk durak “charburg şatosu” bunun için öncelikle metroya binmemiz gerekiyor ve İskender günlük bilet almamızın uygun olacağınını düşünüyor, gittik ve makineden A-B-C yi kapsayan günlük bilet aldık makineden 1 kişi için 6,80€ verdik bu bilet otobüste, trende, metroda her yerde geçiyor, günün sonunda tüm araçları kullanmış olduk ama hiçbirinde hiç kimse kontrol yapmadı yani alma saydıkta havaalanına kadar gelecektik ama İskender asla riske atamaz birde aslında normalde A-B bileti yetiyor ama havaalanı şehir dışında olduğundan yani C kısmına girdiğinden onuda almak zorundaydık… (bunu niye söylüyorum çünkü A-B bilet daha uygun) Neyse biletleri aldık ve onaylattık sonra metro haritasından gideceğimiz yere giden metroya ulaşmaya çalıştık ki bu kolay oluyor biraz dikkatle, hepsini buluyorsunuz ama yine de bizim için zor çünkü bizim Türkiye de çözmemiz gereken bir metromuz bile yok şatoya vardığımızda metro istasyonundan çıktık ve tam karşımızda şatoyu gördük bile, uzun bir yol olan bir park var buradan fotoğraf çeke çeke gittik ve en sonunda şatoya ulaştık buraya geldiğimizde tam tripotla fotoğraf çekimi yapacaktık ki; makine “pilleri değiştir” uyarısı verdi ve ben birden bire İskender’e baktım ve gözlerimden alev çıktığını hissettim, sevgili kocam fotoğraf makinesini şarj etmeyi unutmuş, “dün gece hastaydım ateşim vardı ve saat bilmiyorum kaçta bana ilaç verip yatırdı” o yüzden ben hiçbirşeye bakamadım zaten onun kontrol etmesi gerekiyordu. “Fotoğrafları aktardım ama pili şarja takmak aklıma gelmedi” diyor; daha bir kızıyorum… Neyse birtakım şirinlikler yapıyor “ona karşı koymak ne mümkün” pes edip, asık suratımı düzeltmeye çalışıyorum. Sonra şatoya doğru yürüyoruz içeri girebilecekmiyiz diye yaklaştığımızda görüyoruz ki bir kaç bölüme ayırmışlar yeni bölüm ve eski bölüm şeklinde yenisi 8€ eskisi 12€ hepsi kampanya yapmışlar 15€ ayrıca fotoğraf çekmek için 3€ vermek gerekiyordu tabi ben tüm bu paraları vermedim ayrıca canımın sıkıntısı geçmediği için nasıl gezerim keyifsiz keyifsiz, İskender gel sana şurada birşeyler ısmarlayayım ve pilleri de şarj edeyim diyor neyse el mahkum kabul ediyorum. Doner kebap yazan bir yere giriyoruz, Türktür nasıl olsa diye türkçe konuşuyoruz iskender 2 çay istiyor adam yeeee diyor ama ben önce sorsaydın makineyi şarj edebilirmiyim diye diyorum boşuna oturmuş olmayalım ve dışarı çıkıp orada bekliyorum, İskender birazdan yüzü yerde geliyor yanıma, “adam 2€ istiyor şarj için” diyor bende gülmekten ölüyorum, "bir kerede aklıma gelen başımıza gelmese şaşarım zaten" alma çayları gidelim hemen diyorum ve hızlıca oradan uzaklaşıyoruz. Az ilerde bir cafe daha var ben içeride  masanın üzerinde bir elektrik prizi görüyorum ve buraya geçelim diyorum hemen dalıyoruz İskender 2 çay istiyor aynı zamanda pilleri şarj edebilirmiyim diyor ingilizce çocukta almanca cevap verdi J neyse biraz olsun yüzüm normale döndü yarım saat falan burada oturursak baya şarj olur diye düşünüyorum, o arada tabi İskender bir sürü şirinlik yapıyo ve biz 40 dakika oturmuş oluyoruz bu arada bir de tatlı yiyoruz tatlı alırken bir kız var bu sefer kasanın orada biz karar vermeye çalışırken ister istemz Türkçe konuşuyoruz kızda bize Türkçe yardımcı oluyor o esnada ilk çay istediğimiz çocuk gelip "aaaa niye benle Türkçe konuşmadınız" diyor; bizde nerden bilelim diyoruz, demin ki dükkan kebapçıydı ama Alman dı buda modern bir cafe genelde pastahane ürünleri satıyor bunlarda Türk şaştık doğrusu ama Türk çok fazla Berlin de kendinizi bazı zamanlarda Türkiye de hissediyorsunuz doğrusu, neyse pilleri şarj edip oradan ayrıldıktan sonra ilerde bir klise var oraya gidip fotoğraflarımızı çekiyoruz sonra da metro ya biniyoruz ve hayvanat bahçesine gitmek niyetindeyiz bu sefer gidişimiz o kadar rahat olmuyor bir kaç şaşkınlık yapıyoruz doğrusu J neyseki çok sürmüyor 1-2 yanlış inmeden sonra ulaşıyoruz Zoo durağına hayvanat bahçesinin önüne geldiğimizde de girişin 13€ olduğunu görünce hüsrana uğruyoruz bu umduğumuz rakamın çok üstünde kapısının önünden dönüyoruz, İskender ısrar ediyor girelim diye ama ben boşver diyorum ve dün gezemediğimiz checkpoint meydanına gidiyoruz hemen metro ya atlıyoruz doğu yu ve batı yı ayıran bölümmüş checkpoint burada baya fotoğraf çekiyoruz ve  orada meşhur olan caddeyi boydan boya geziyoruz ve asıl işimiz olan alış-verişi yapmak için notlara bakıyoruz gitmek istediğimiz yer alexcanderplazt bir yerden otobüse biniyoruz üzerinde yazıyor zaten alexcanderplazt diye bir kaç durak sonra İskender pireleniyor burası burası diye ve iniyoruz ama orası değil neyse orada başka bir alış-veriş merkezi var ona giriyoruz küçük bir yer ama kendimize su, cola, çikolata alıp çıkıyoruz, ve yürümeye devam ediyoruz birazdan karşımızı kocaman bir meydan ve bir sürü alış-veriş mağazası olan bir yer çıkıyor ki burası sanırım alexcanderplazt evet U tabelaların hepsi aynı şeyi yazmış buralarda baya geziyoruz yemek yiyoruz ve saat 21:00 oluyor bile içki çikolata falan aldık artık gitmemiz lazım ne yazık ki kolay olmasına karşın şehirde yeni metro çalışmasından dolayı sanırım U2 metrosu belirtilen şekilde çalışmıyor şaşırmamız bu yüzden oldu yani herşey kitapta yazdığı gibi olsaydı 15 dakika da varmıştık ama 1 saat sürdü otele dönmemiz neyse saat 22:00 ve otelde olduğumuz için mutluyuz hemen aldığımız ürünleri bavullara yerleştiriyoruz ve gene hızlı bir şekilde çıkıyoruz çünkü 22:23 de Zoologischer Garten durağından “S” Ostkreuz a tren kalkıyor ona binmemiz lazım koştur koştur yetişiyoruz. Şimdi trendeyiz 10 durak sonra indik, indiğimiz yer Ostkreuz oradan 3 dakika içinde diğer trene yetişmemiz lazım indiğimiz gibi karşı tarafa doğru koşturuyoruz tabelada Schönefeld yönünü görüyorum 9 numara koşuyorum iskender arkada yükü çok yavaş geliyor adamcağız neyseki doğru yerdeyiz geldiğimiz gibi trende görünüyor zaten hemen biniyoruz, bu arada gündüz aldığımız tek günlük biletlerimizi kimsenin kontrol etmediği geliyor aklımıza yani bugün ondan ona bindik, otobüs tren metro hiçbirinde ne bir turnike nede bir kontrol var almasaydıkta havaalanına kadar gidecektik ama şu varki diğer tüm ülkelerde bilet alanda görmüyorduk burada herkesi bilet alırken görüyoruz, ya çok duyarlılar ülkelerini düşünüyorlar yada çok iyi denetim var bize denk gelmedi diyoruz kendi kendimize neyse sohbet ede ede havaalanına geliyoruz bile trenden iniyoruz oklar var havaalanına doğru yürümeye başlıyoruz çok yakın zaten görünüyor hemen tabelaya bakıyoruz bizim uçak yazılmış bile A blok A-13-A14 noda check-in başlamış bile içeri giriyoruz kuş kadar havaalanı burası kapı check-in bankayo gate kapısı neredeyse hepsi aynı noktada fazla bir şeyi kontrol etmeye gerek yok XR cihazından geçiyoruz ve check-inimizi yaptırıyoruz aldığımız alış-verişlerle 20 kg mı geçecekmiyiz korkusundayız ama 1 kilo ile sıyırıyoruz, ve 1,5 saat kadar dolandıktan sonra uçağımız 1:55 de tam vaktinde kalkıyor türkiye saatiyle 5:25 de oluyoruz havaalanında içim bir garip yorgunuz kirliyiz uykusuz ama geride kalanı özlüyorum yinede.....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder